İnsan Paydasında Covid-19 ve Organizasyonel Gelişim

İnsan Paydasında Covid-19 ve Organizasyonel Gelişim

Bir yılı Covid-19’la geçirdik. İlk günlerin, ayların uzay boşluğu kadar derin belirsizliği, umut etme ihtiyacı, küçük olasılıklar, kayıplar, özlemler, duygusal inişler-çıkışlar, iç içe geçen iş-ev halleri, işe evde sanal gidenlerle işe üç boyutlu gidenlerin işe-ortama adaptasyon zorluğu, karar alma süreçlerindeki zikzaklar, zihin ve kalpler arasında açılan mesafeler, zorunlu izinler, iş güvencesi endişesi, geçim zorluğu, Pandeminin psikolojik-sosyal-ekonomik gelecek etkilerini anlama ve çözüm üretme çabası, kafa karışıklığı…

Bu bir yıl içinde gördüğüm, anladığım, çıkardığım şey dünyanın, şirketlerin, süreçlerin, bilgisayarların, makine parklarının ne kadar dijitalleştirilmeye ve robotlaştırılmaya çalışılsa da her şeyin ondan da fazla “insanî” ve “insanla” olduğu, “insana rağmen” politika ve uygulamalar üretilemeyeceği düşüncesinin sağlaması oldu.

Üst Yönetimler

İnsan faktörünün ne kadar önemli olduğu, tüm yapılanların paydasında olduğu gerçeği, insan kaynakları becerilerinin ne kadar stratejik ve kritik olduğunu gösterdi. Peki üst yönetimler insana odaklanmanın değerini ya da gerçek anlamını görebildiler mi, görebiliyorlar mı? İnsan kaynaklarını ağırlıklı operasyonel destek tarafında gören üst yönetimlerin, mevcut ekiplerini geliştirmekte ve ellerinde tutmakta zorlanacağı, şirketleri geleceğe hazırlamakta son dakikaya kalacağı aşikâr.

Şirket üst yönetimlerinin Covid-19’la geçen bir yıllık dönemde, insan kaynaklarının rolünü belki de en fazla, uzaktan çalışabilenler için çalışanların evdeki teknolojik altyapılarını iyileştirme, çalışma koşullarını iyileştirme adına evlerine sosyal destek paketleri gönderme, ulaşım yardımı ya da öğle yemeği gibi ek kazançları vermeye devam etme, bazı uzaktan gelişim faaliyetlerine devam etme ile işe gitmek zorunda kalanlar için hijyen koşullarının ofis ya da üretim alanlarında azami seviyelerde sağlanmaya çalışılması; bunlara ek olarak kısa çalışma ödeneği hesapları vb. olarak görme eğiliminde olduğunu söyleyebilir miyiz? Belki hem evet hem hayır… Covid’in yarattığı kafa karışıklığı belki burada da karşımıza çıkıyor olabilir.

Çalışma koşullarını ortamın dezavantajlarından yola çıkarak işçi lehine düzenlemek, çalışanı yalnız hissettirmemek ve desteklemek adına tüm bu yapılanlar çok kıymetli. Adaptasyon yeteneğinin bir parçası, refleks, hemen-şimdi yaklaşımının bir unsuru gibi… Şirketler açısından bugünün telaşı ve belirsizliği, orta-uzun vadedeki etkileri de düşünmeyi ve buna göre harekete geçmeyi gölgede bırakmamalı.

Liderlik İyi Sorular Sormaktır

Şirket üst yönetimlerinin, organizasyonel gelişim bakış açısıyla kendilerine sorabilecekleri, önemli olduğunu düşündüğüm soruları paylaşmak istiyorum:

  • Covid-19 öğretisinden yola çıkarak, insanlarımı doğrudan etkileyen bu veya farklı lokal ya da küresel kriz durumlarında müşterilerime sunduğum hizmetler nasıl etkilenecek?
  • Bu etkileri yönetmek için;
    • İş modelim ve organizasyonum,
    • Kritik süreçlerim,
    • Teknolojik, dijital çözüm ve işleyiş,
    • Çalışanlarımın becerileri ve yetkinlikleri,
    • Yönetim ekibimin becerileri ve yetkinlikleri açısından neye ihtiyacım var? Neyi farklı yapabilirim? Neyi değiştirmeliyim? Bugün hemen ne yapabilirim?
  • Bundan sonraki dönemde organizasyonunun adaptasyon yeteneğini ve gelişimini sağlayacak hangi iş yapma şekillerine ihtiyacım var?
  • Mevcut iş tasarımları yeni çalışma şekil ve modelleriyle uyumlu mu?
  • İnsanlarımıza verdiğimizi söylediğimiz değerle tutum ve davranışlarımız, organizasyonun genel yaklaşımı, iş yapma şekli ve liderlik kültürü ile ne kadar uyumlu? Eğer bir uyumsuzluk varsa bu neye mal oluyor ya da yakın gelecekte neye mal olabilir?

Sorulara Cesur Yanıtlar…

Peki bu soruların sorulmasına organizasyonda kim öncülük edecek, gündem oluşturacak ve bayrağı taşıyacak? Yanıtı çok net: İnsan Kaynakları ya da Stratejik İnsan Kaynakları ya da İnsan ve Kültür. Ne adla anılırsa anılsın… O zaman organizasyonların bir soruyu daha kendilerine sorması ve yukarıdaki sorulardan daha cesur şekilde buna yanıt vermeleri, üst yöneticilerin kendi aralarında hizalanana kadar da tartışmaya devam etmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum: İnsan kaynakları yönetim ve yaklaşımlarına bakış açımız nedir? İnsan kaynaklarının stratejik bir ortak, paydaş olarak organizasyonumuza katacağı değeri nasıl tarif ediyoruz?

Organizasyonel gelişimin insandan geçtiğini; organizasyonun her adımında, gelişim çabasında, değişim vizyonunda paydada “insan” olduğunu bir kez daha hatırlattı Covid-19. Hafızalarımızı tekrar tekrar geri getirmemek, hatırlamak için böylesine acı ve acıtıcı yeni bir deneyime gerek olmadan öğrendiklerimizi hayata geçirebilmek dileğiyle…

Yaşamın ve organizasyonların paydası insan!

Ece Aktan